Yapı Kredi Bankası'nın satışı ile ilgili dikkat çeken detay: Koç Ailesi likide oluyor.
Bugün iş dünyası için flaş bir haber geldi. gelen haberde Yapı Kredi Bankası'nın satılacağı açıklandı. Reuters'te yayınlanan haberden sonra bir son dakika açıklaması geldi.
Bilindiği üzere bankanın çoğunluk hissesi Koç Grubunda. Koç Grubu tarafından yayınlanan KAP'ta ise bankanın yüzde 61 hissesinin KAtar'a satılacağı bildirildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Basın-yayın organlarında, bağlı ortaklığımız Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.'de (YKB) sahip olduğumuz payların satışına yönelik görüşmelerin son aşamaya geldiğine dair haberler çıkmıştır. Bilindiği üzere holding şirketi olarak portföyümüz ile ilgili gündeme gelebilecek alternatiflerin değerlendirilmesine yönelik olarak, ilgili taraflarla görüşmeler yapılabilmektedir. Medyaya yansıyan konuyla ilgili olarak da benzer nitelikte ön görüşmeler devam etmekle birlikte, Sermaye Piyasası Kurulu'nun II-15.1 Özel Durumlar Tebliğ kapsamında kamuya açıklama yapılmasını gerektirecek nitelikte bir gelişme bulunmamaktadır. İşbu açıklama yatırımcılarımızdan gelen sorular üzerine yapılmıştır"
KRİTİK DEĞERLENDİRME
Finansal Piyasalar Yöneticisi İris Cibre sosyal medya hesabı üzerinden bir değerlendirmede bulundu ve şu ifadeleri kullandı:
UAE Bankası FAB, YKB'nin 61.2% hissesini (yani halka açık kısmı hariç tamamı) 8 MLR USD'a almak için görüşüyorlar
YKB'nin piyasa değeri 9.4 MLR USD
61.2% si 5.8 MLR USD'a denk geliyor.
Cibre yeni açıklamasında "Koç'ların yavaşça likide olduğunun farkındayızdır umarım" dedi ve Tat Pastavilla, Kartal ve Lunch & Dinner gibi işletmelerin de satıldığını, Koç'un şimdi de amiral gemisini satacağını söyledi.
"Peki, nedir bu likidite?" diyerek açıklama yapan Cibre, şu bilgileri paylaştı:
Kısaca; Likidite, bankaların Merkez Bankasında tuttukları rezerv paradır
Bizim alışveriş yaptığımız para değildir
Bankalar, Zorunlu karşılıklarını bu para ile MB'ye yatırırlar, ya da ters repo veya depo yaptıklarında bu parayı MB'ye yollarlar.
Biz de deriz ki; Merkez piyasadan likidite çekti.
Teorik olarak bankalar, son MB kararları ile, 47 ile paralarını fonlayıp, 53 ile MB den borçlanır (300 bps faiz koridoru).
Ama pratikte 50-53 ağırlıklı gerçekleşiyor.
Likidite fazla olduğu zaman ise, repo oranları düşüyor. (son 10 gündür fazlalık olduğundan oranlar 48,5% seviyelerine düştü).
Bankalar, bu sayede MB den daha ucuza borçlanabilmeye başlıyor. Bu da doğal olarak mevduata daha yüksek faiz verme iştahını azaltıyor.
Tabii, rasyolar dolayısıyla mevduatı da kaçırmak istemeyeceklerinden, ciddi bir denge söz konusu.
Ama, kısaca, fazla likidite, mevduat faizlerini düşürür...
Fakat, bazı anlatımlarda kafa karışıklığı görülüyor
Mesela deniyor ki;
Swaplar düştükçe TCMB para basıyor
Yanlış
Swapların düşmesi demek, MB piyasaya Doları geri veriyor ve TL sini geri alıyor demek. Yani Likidite çekiyor.
Yabancı Dolar sattı, likidite arttı
Yanlış
Yabancı gelip spottan Dolar sattığında da mantık aynı. Ama, eğer o Doları vatandaş, şirketler aldıysa, o likidite (rezerv para) değil, piyasada TL azalır, USD artar. Eğer, şu an olduğu gibi MB alıyorsa, o zaman TL likidite artar
Likidite arttı, borsa coşar
Yanlış
Bu rezerv para, vatandaşın mevduatı rezerv para değildir. Bankanın, o mevduata ayırdığı ZK rezerv paradır.
Dolayısıyla, likidite borsa hesabına yollanabilecek bir para değildir.
MB'ler Para basar, enflasyon yaratır
Yanlış
MB'ler, tahvil alımları ile para basarlar. Bu para yukarıda anlattığım rezerv paradır. M3'ü artırmaz. Fakat, bankalar eğer bu oluşan fazla rezerv para ile kredi vermeye istekli olur ve talep de bulurlarsa, o zaman enflasyonisttir.
Rezerv para halka "perakende para" olarak yansımadığı sürece enflasyonist değildir.
Kavramlar karışınca, talepler, beklentiler, yönlendirmeler de karışıp, yanlış bilgilendirme olmasın diye detayıyla açmak istedim