Sendikaların enflasyon mesaisi: Her ay aynı şey
Finans7 Haber
Bizi Takip Edin
App Store Google Play

Sendikaların enflasyon mesaisi: Her ay aynı şey

Sendikaların enflasyon mesaisi başladı. Her ay gelen açıklamalar, adeta copy paste şeklinde yine geldi.

Çalışma Hayatı 3 Mayıs 2024 0
Sendikaların enflasyon mesaisi: Her ay aynı şey

Sendikaların enflasyon mesaisi başladı.

Her ay enflasyon açıklaması geldikten sonra aynı açıklamayı yapan sendikalar, Nisan ayı enflasyon rakamlarının açıklanmasından sonra yine aynı açıklamayı yapmak için kolları sıvadı. Gelen son dakika bilgilerine göre sendikalar, memurlara ek maaş zammı talep etti.

Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci yaptığı son dakika açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

"TÜİK, nisan ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre enflasyon, nisan ayında da yükselmeye devam etti. Geride bıraktığımız ayda mal ve hizmet fiyatları ortalama %3,18 oranında artarken yıllık enflasyon da %69,80'e ulaştı. Yılın ilk dört ayında ise fiyatlar ortalama %18,72 oranında yükselmiş oldu.

Ocak ayında memur maaşlarına yapılan %15'lik artış bu ay itibarı ile tamamen eridi ve kamu çalışanlarının alım gücü, geçtiğimiz yılın aralık ayına oranla %3,72 düştü. Memur ve emekliler temmuz ayında alacakları ikinci yarıyıl zammına kadar 2 ay daha beklemek durumunda kalacaklar. Mayıs ve haziran aylarında gerçekleşecek enflasyon, kamu çalışanlarının maaşlarındaki erimenin boyutlarını da artıracak.

Türkiye Kamu-Sen olarak 1 Mayıs'ta İzmir'de muhteşem bir miting gerçekleştirdik. Burada kamu çalışanlarının ve emeklilerinin beklentilerini bir kere daha dile getirdik. Meydanlar da gösterdi ki, kamu çalışanları ve emekliler büyük mağduriyetler yaşıyor. Her dönemde maaşları eriyor, alım gücü düşüyor, yaşamak biraz daha pahalı ve zor hale geliyor.

Ücret ve vergi politikaları, gelir dağılımının sağlanacağı maaşlardaki erimenin durdurulacağı tek mekanizma. Bu mekanizmaların doğru kullanılmaması durumunda dar ve sabit gelirliler üzerindeki ekonomik yük daha da artıyor. Geçtiğimiz dönemler bizlere gösterdi ki, önemli olan maaşların hangi oranda yükseldiği değil alım gücünün hangi oranda arttığıdır.

Alım gücünü artırmanın yolu da mutlaka maaşlara enflasyonun üzerinde bir artış yapılmasından geçmektedir. Alım gücünü koruyacak olan unsur, refah payıdır. Bu nedenle geçtiğimiz dönemlerde uygulanan ancak bu dönem uygulanmayan refah payı ödemesinin kalıcı hale getirilmesi, memur ve emeklilerimiz açısından hayati önem taşımaktadır.

Bunun yanında, nimette ve külfette adalet dengesini gözetecek şekilde bir vergi politikası ile çalışanlarımızın gelir düzeyleri yükseltilmelidir. Bugün memurlarımız vergi dilimi nedeniyle sene başında aldıkları maaşı, sene sonunda alamamaktadırlar. Bir tarafta enflasyon maaşları eritirken diğer tarafta da artan vergi yükü ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu nedenle biz, yetkililerimizden kamu çalışanlarını enflasyona karşı koruyacak tedbirler ve adil bir gelir dağılımı sağlayacak vergi politikaları beklemekteyiz. Dolayısıyla her zaman ifade ettiğimiz gibi maaşlara refah payı eklenmesi, enflasyon farkının ortaya çıktığı ay itibarı ile maaşlara yansıtılması ve vergi dilimlerinin yeniden düzenlenmesi yönündeki taleplerimizin karşılık bulması bu süreçte hayatı bir önem taşıyor.

TÜİK'in rakamları bile ne kamu çalışanlarının ne de emeklilerimizin çarşı, pazarda karşılaştığı bu zamlara dayanacak gücünün kalmadığını söylüyor; kamu işveren tarafını bu gerçeğe göre hareket etmeye çağırıyoruz"

ALİ YALÇIN'DAN AÇIKLAMA

Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ise yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"TÜİK tarafından 2024 yılı Nisan ayı enflasyon oranı %3,18 olarak açıklandı. Bu oranla birlikte; dört aylık enflasyon %18,72 ve enflasyon farkı %3,23 olarak gerçekleşti.

Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararı gereğince yapılan %15 puanlık artışın tamamı enflasyon karşısında eridi ve Memur-Sen'in tepkileri, tenkitleri ve teklifleri somut olarak bir kez daha gerçekliğini korudu.

Başta kamu görevlilerimiz olmak üzere sabit gelirlilere yapılan iyileştirmelerin alım gücünü artırması ve refah düzeyine yansıması; fiyat istikrarına ve düşük enflasyon ortamının oluşmasına bağlıdır.

İç ve dış ekonomide yaşanan gelişmeler, faiz kararları, parasal sıkılaşmanın etkileri; enflasyonun yükseliş hızının yaz aylarının gelmesiyle beraber yavaşlayacağını gösterse de; enflasyon artış hızının yavaşlamasının enflasyonun düşmesi anlamına gelmediği gözden kaçırılmamalıdır.

Enflasyonun düşürülmesi ve alım gücünün yükseltilmesi noktasında atılan adımları eleştirel ya da genel geçer olarak yorumlamıyor; enflasyonun sebebinin ve nedeninin emekçiler olmadığı gerçeğini ısrarla vurguluyoruz.

"Enflasyonun tek nedeni" Alın/akıl teri akıtarak evine helal ekmek götürme gayreti içerisinde olan emekçilerimiz(miş) gibi gösteren bakış açısının acilen değiştirilmesi gerektiğini bir kez daha altını çizerek ifade ediyoruz.

Ekonomiye emekçi perspektiften bakmak, emekçinin sorununu doğru tespit ederek çözümü noktasında irade ortaya koymak; çalışanı enflasyona ezdirmeme sözünün de bir gereğidir.

Vergi noktasında emek örgütlerinin söylemleri sadece gelir vergisi odaklı düşünülmemeli, doğrudan-dolaylı vergi yükü adaletsizliği görülmelidir. "Piyasada fiyat istikrarı sağlansın, fiyat artışları azalsın ve özellikle gelir dağılımında adalet tesis edilsin" isteniyorsa; vergi politikaları ve istisnaları bir bütün olarak gözden geçirilmelidir.

Üreticinin maliyeti, tüketicinin geliri noktasında oluşan arz-talep dengesi dışında "piyasa-pazar" ortamında oluş(turul)an adaletsiz fiyat artışlarının denetimi de yapılmalıdır.

Diğer taraftan, AYM tarafından iptal edilen Toplu Sözleşme ikramiyesi ve #koruyucugiyim başta olmak üzere uygulanmasında tereddüt bulunan 42 toplu sözleşme hükmüyle kamu görevlisinin maaş ve ücretlerindeki gelir kalemlerinin azaltılması; emekçi nezdinde adaletsizliğe, emeğin hakkının teslimi noktasında çelişkiye sebep olmaktadır.

13. Çalışma Meclisi'nde ve 1 Mayıs'ta açıkça ifade ettiğimiz üzere, toplu sözleşme hükümlerinin eksiksiz uygulanması noktasındaki tereddütler acilen giderilmeli, zaman kaybettirme anlayışının kamu görevlileri için nakit kaybetme gerçeği olduğu görülmelidir.

Toplu sözleşme hükümlerinin özerkliğini yok sayıp, memurun cebine yansıyan sorunları görmezden gelmek; tasarruf anlayışıyla bağdaştırılamaz, emekçinin alın terinden tasarruf kabul edilemez.

Toplu sözleşme, sadece masada verilen mücadeleden ibaret değildir! Yetkili Konfederasyon Memur-Sen ve tamamında yetkili sendikaları olarak tecrübemiz ve birikimimizle bu gerçeği çok iyi biliyor, toplu sözleşme masasında büyük mücadele vererek elde ettiğimiz kazanımları, eksiksiz uygulatma noktasında da büyük gayret sarf ediyoruz.

Toplu sözleşme ikramiyesinin verilmesi, 4688 sayılı Kanunun sorunlarının acilen çözülmesi, uygulanmayan ya da eksik uygulanan kazanımlarımızın düzeltilmesi, koruyucu giyim hakkının eksiksiz verilmesi için mücadelemiz sürecektir"

Her ay gelen bu açıklamalar, bugün de gelmiş oldu. İşçiler ve kamu personelleri ise sendikalardan her ay sadece açıklama ile yetinilmemesi, başka bir adım atılması gerektiğini söylüyor.

Yorumlar (0)
Seçili Yorum Avatarı

Seç